24 Aralık 2011 Cumartesi

Kışın içinizi ısıtıcak birkaç tavsiye !

Kış artık iyice kendini hissettirmeye başladı,soğuk,kar,yağmur artık dört bir yanda... Ben alanya 'da yaşıyorum ki buralarda kış ılık geçer,şuan burada bile özellikle geceleri kuru bir ayaz var ve soğuk gerçekten insanın içine işliyor...yağmuru hiç söylemiyorum bile tabir-caizse yer gök ağlıyor hiç durmadan! Evimizin bir tarafı deniz,diğer tarafı bildiğiniz toroslar,yazları güzel olmasına güzelde kışın çok şiddetli yağmurlarda,insan tsunami olacak heryer sular altında kalacak yada dağlar üstüme üstüme gelecek diye düşünüyor!Böyle zamanlarda minik prensesimle münkün olduğunca evden çıkmayaya gayret ediyoruz.


Kışında evde yapılacak güzel şeylerde vardır,ben kışın tadı evde çıkar diyenlerdenim. :) Kış'ın evde en çok yapmayı sevdiğim bir kaç şey;

Film izlemek;  türü,konusu hiç farketmez,film olsun yeter...hele ki birde sıcacık battaniyenin altına girdinmi tamamdır,kış benim için başlamıştır!




Patlamış mısır; film olurda patlamış mısır olmazmı !




Salep; kış demek salep demek,salep demek kış demek hangimiz şöyle sıcacık,bol tarçınlı salepe hayır diyebilirki? kışın olmazsa olmazlarından biridir...



Çorba; benim yaz kış en favori çorbam,tavuk suyu çorbasıdır,tadını çok severim,aklıma geldikçe yaparım,ama tabiki kış sebzelerinden oluşan bir çorbada vitamin deposu olmakla birlikte sıcak sıcak yanında kızarmış ekmekle nasıl güzel olur tahmin edersiniz!


Kestane; ne güzel birşeydir,şekeri vardır,pilava katılır ama ben en çok kış günü fırında şöyle tane tane olmuş,sıcak sıcak yemeyi severim ve kestanesiz kış geçmezz ! :)



Bitki çayı; Neden ve nasıl oldu hatırlamıyorum ama orta okul yıllarında bir anda siyah çay içmemeye karar verdim ve ozamanda beri hiç içmiyorum,tadını unuttum desem yeridir.Aklıma geliyormu,yada arıyormuyum hayır! Benim en favori çayım yeşilçay,sonra ıhlamur,böğürtlen,kuşburnu böyle gider bütün bitki çaylarını severim özellikle kış günlerinde !...



 Patik; küçüklükten gelen bir alışkanlıktır,annem havalar soğuduğunda kardeşimle benim ayağımızdan eksik etmezdi patikleri,hepside el örmesi ve çok şirindi.Patikler bana çocukluğumu hatırlatır,şimdide heryerde her desende ve figürde bolca görüyoruz.


                                                                                                        
Müzik; Müzik her daim hayatımın bir parçası,özellikle jazz,blues en sevdiğim müzik tarzları.özellikle kış geceleri zevkle dinleyeceğinize ve keyif alacağınıza eminim.Frank sinatra,ray charles çok beğendiğim ve önerebileceğim isimlerden sadece ikisi.
 

Bunların hepsi anın tadını çıkarmak ve keyifli zamanlar geçirmek için yapılan şeyler,Kış,yaz farketmez hayattan zevk almayı bilmek,kendine ve sevdiklerine zaman ayırmak en önemli şey.Bana göre hayatta küçük küçük anlardan oluşmuş büyük mutluluklar vardır hepsi bir puzzle gibi.İnsan hayatta herşeyi allahın gücüyle kendi yaratır.

                  







   
Kim olduğunuz,nerde olduğunuz hiç önemli değil.Hayatın tadını çıkarmaya,sevdiklerinize onların  çok sevdiğinizi söyleyerek başlayabilirsin.Unutmayın mutluluk,aklınızdan geçenler ve iki dudağınızın arasından çıkan sözcüklerle başlar :)

sevgiyle kalın,iyi hafta sonları... :))




 
  


  
                                                                                                                                                                               

21 Aralık 2011 Çarşamba

Masal...

Yeni yılın ilk günleriydi  onu gördüğünde,ne olmuştu nasıl olmuştu hiçirşey anlamadı,tek bildiği içini saran tarifsiz duyguydu.Aşk mıydı bu,böyle mi başlardı bilemedi! ''hoşgeldiniz'' dedi evine gelen misafire usulca,gözleri gözlerinde kalmıştı, ''merhaba'' dedi karşısındaki genç.Böyle başlamıştı ilk bakışma,ilk tanışma,ilk aşk ! kız 17 civarı,erkek 20 lerinde idi.




Gençlik heyecanı olabilirmiydi,yada geçici bir durum,kız lise sonda okuyordu,erkek ise üniversitede,üstelik çokda uzak diyarlardan gelmişti.Evet aşk tı bunun adı,yakınlaştılar,birbirlerine anlattılar aşklarını,gezdiler,eğlendiler ama yetmedi,yetmiyordu.




 Esas oğlanın gitmesi gerekiyordu yaşadığı uzak diyarlara ama bir sorun vardı artık ayrı kalamazlardı,bu böyle olmazdı yada çok zor olurdu onlar için.Ailelerine söylediler,anlattılar bir çıkar yol bulmaya çalıştılar ama olmuyor olmuyordu.


.Kız çünkü 17'sinde lise öğrencisi,erkek 20'lerinde uzak diyarlarda yaşayan  bir üniversite öğrencisiydi.Evlenmeye karar verdiler,''hayır hiçte erken değil,neden erken olacakmış ki'' dediler.Nikah dairesinin yolunu tuttular,öyle heyecanlılardıki evleneceklerdi varmı  ötesi.Nikah memuru baktı baktı ve ''siz evlenemezsiniz'' dedi. Neden? ''çünkü kızım sen 17'ni daha doldurmamışsın,16 yaş 7ay 21 gün senin yaşın,aile izniyle bile evlenemezsin,mahkeme kararı gerekli''dedi nikah memuru.O an onlar için hayat durdu,zaman durdu,insanlar dondu tek duydukları ''evlenemezsiniz'' oldu.Böylemi bitecekti bu hikaye,buraya kadarmıydı?



Tarifsiz bir hüzün,acı,sitem herşey kaplamıştı içlerini.Çaresiz olanı kabullendiler,kız okulunda okumaya,esas oğlan yaşadığı uzak diyarlarda yaşamaya geri döndüler ama bu bir son değildi,bu bir başlangıçtı.Birbirlerini sevmekten hiç vazgeçmediler,mektuplaştılar,telefonlaştılar ama özlemleri hiç dinmedi.3yıl boyunca birbirlerini hiç görmediler,birbirlerinin sesini duydular ama sarılamadılar,kokularını teneffüs edemediler ama hep sevdiler çok sevdiler...




ılık bir kasım akşamı esas oğlan yaşadığı uzak diyarlardan geldi hemde hiç dönmemek üzere.Herşey taze herşey ilk gün ki gibiydi,sanki hiç ayrı kalmamışlar, gibi tutkuluydu herşey... Sarıldılar ve yıllar boyunca mektupların arasında birbirlerine gönderdikleri kokuyu şimdi birbirlerine karşı sarılarak içine çektiler...


Artık bir engel yoktu evlenmeleri için,zaten olsada onuda aşarlardı.Kızın gelinliği zaten hazırdı tam 3 yıl öncesinden,çok beğendiği o modeli özenerek diktirmişti ama hiç giyememişti.Şimdi herşey tamamdı,gelinlik biraz daralmıştı ama hiç sorun değildi,yinede giyerdi...Bir 14 şubat günü hastalıkta,sağlıkta,ölüm bizi ayırıncaya kadar başlayan cümleye sonsuza kadar EVET dediler veeee evlendiler...


Bu masal burda bittimi? hayır! mutluydular artık hemde çok mutluydular,ne aşkları ne sevgileri hiç bitmedi aksine günbegün katlanarak arttı,saygılarıda sevgileride hiç eksilmedi.Birgün mutlulukları dünyalar tatlısı kızlarıyla taçlandı  ve tabikii adını MASAL koydular,çünkü her anlamda bu onların MASAL'ıydı...


Bu hikaye ;  bizim hikayemiz,eşimle benim birlikteliğimizin çok kısa özeti.Olurda birgün minik kızımız bu yazıyı okursa,hikayemizi dilimden dökülen sözcüklerle okusun istedim ve onu ithafen yazdım...

20 Aralık 2011 Salı

Masal...

Yeni yılın ilk günleriydi  onu gördüğünde,ne olmuştu nasıl olmuştu hiçirşey anlamadı,tek bildiği içini saran tarifsiz duyguydu.Aşk mıydı bu,böyle mi başlardı bilemedi! ''hoşgeldiniz'' dedi evine gelen misafire usulca,gözleri gözlerinde kalmıştı, ''merhaba'' dedi karşısındaki genç.Böyle başlamıştı ilk bakışma,ilk tanışma,ilk aşk ! kız 17 civarı,erkek 20 lerinde idi.Gençlik heyecanı olabilirmiydi,yada geçici bir durum,kız lise sonda okuyordu,erkek ise üniversitede,üstelik çokda uzak diyarlardan gelmişti.Evet aşk tı bunun adı,yakınlaştılar,birbirlerine anlattılar aşklarını,gezdiler,eğlendiler ama yetmedi,yetmiyordu.Esas oğlanın gitmesi gerekiyordu yaşadığı uzak diyarlara ama bir sorun vardı artık ayrı kalamazlardı,bu böyle olmazdı yada çok zor olurdu onlar için.Ailelerine söylediler,anlattılar bir çıkar yol bulmaya çalıştılar ama olmuyor olmuyordu.Kız çünkü 17'sinde lise öğrencisi,erkek 20'lerinde uzak diyarlarda yaşayan  bir üniversite öğrencisiydi.Evlenmeye karar verdiler,''hayır hiçte erken değil,neden erken olacakmış ki'' dediler.Nikah dairesinin yolunu tuttular,öyle heyecanlılardıki evleneceklerdi varmı  ötesi.Nikah memuru baktı baktı ve ''siz evlenemezsiniz'' dedi. Neden? ''çünkü kızım sen 17'ni daha doldurmamışsın,16 yaş 7ay 21 gün senin yaşın,aile izniyle ile evlenemezsin,mahkeme kararı gerekli''dedi nikah memuru.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Rareblossom...

Uzun zamandır ilgilendiğim bir kaç organik cilt bakımı markası var,bunlardan biride ''rareblossom'' markası. Rareblossom türkiye'nin ilk ve tek sertifikalı organik cilt bakım markası,oldukça genç bir kozmetik markası olmasına rağmen hem ürün yelpazesi hemde bulunduğu satış noktası olarak geniş bir alana sahip,ayrıca markanın ürünlerine web sitesi üzerinden ulaşabilir ve alabilirsiniz.Marka neylan-semih dinler çifti tarafından kurulmuş,çift organik tarımla ilgilenirken birçok firmanın ürünlerinin imalatında kendi ürettikleri doğal yağları kullanmasından dolayı harekete geçerler ve neden bizde kendi markamızı yaratmayalım derler, uzun araştırmalardan sonra rareblossom'u kurarlar.

 Kısa bir süre önce ''rareblossom'' markasına mail attım ve ürünlerini denemek istediğimi belirttim,teşekkür ediyorum burdan kendilerine adete ışık hızıyla bana geri dönüş yaptılar ve deneme ürünlerinden göndereceklerini belirttiler.Birkaç gün içinde ürünleri elimde oldu ve kullanmaya başladım. :) Başta şunu söylemeliyim ki doğal olduğuna yüzde yüz inandığım ve bildiğim birşeyi kullanmak insana huzur veriyor,toplam  altı parça ürün kullandıkça tecrübe edicem ama kokuları gerçekten çok güzel  ve  adeta bir terapi havası yaratiyor.Burdan tekrar ''Rareblossom'' markasına en başta tüketici memnuniyetine verdikleri önemden dolayı teşekkür ediyorum. :)




Değişen dünya sisteminde herşeyin kimyası değişti,artık herşeyde doğal olanı ve aslında olması gereken normal olanı arıyoruz,organik olan herşey hayatımıza daha çok girmeli,bu tabikide beslenme ve cilt bakımıyla başlamalı diye düşünüyorum.
Herkese doğal,hayatının her alanında '' saf '' lık ve sevginin hat safhada olduğu anlar diliyorum. :)
sevgiyle kalın... :)

7 Aralık 2011 Çarşamba

ilgilendiğim markaların peşine düştüm !

             Günümüzde markaların hayatımızdaki etkisi tartışılmaz,benim için marka demek güvenilirlik demek,inandığım markayı vazgeçmeksizin kullanırım,reklamlarını,yeni çıkardıkları ürünü takip eder,kurucusu kim,nerede üretim yapar,hitap ettiği kesim kimlerdir mutlaka bilirim,ilgilendiğim markalar konusunda fazla titiz,tabir-i caizse biraz takık bir tipim.:)




Eğer ben merak ettiğim markaları böyle sahipleniyor,onları önemsiyorsam onlardanda ürünlerinin kalitesi kadar iyi bir hizmet beklemeliyim tamda burada müşteri memnuniyeti,markayı sevdirme politikası ortaya çıkıyor. Müşteri memnuniyeti hiç kuşkusuz ürünün kalitesi kadar çok önemli bir durum,geçen gün çok sevdiğim sevgili giz'li teras ta bu konuyla ilgili bir post yapmış, kullandıkları bir kaç markanın özel günlerinde onları güzel bir pastayla hatırlaması şaşırtmış aynı zamanda sevindirmişti.Markalar müşterilerini her gün şaşırtmaya yenilikçi olmaya devam ediyor ve edecek gibide gözüküyor.






Markalarla birebir iletişime geçmeye karar verdim,kullandığım veya kullanmayı düşündüğüm markaları bu anlamda daha çok irdelemeye başladım, ilgilendiğim,merak ettiğim ancak ürünlerini henüz kullanma fırsatı bulamadığım bir kaç markayla iletişime geçip ürünlerini,henüz kullanmadığımı fakat onlardan bu konuda yardım istediğimi,ayrıca ürünlerini denemem konusunda bana deneme  ürünü göndermelerini talep ettim.İletişime geçtiğim her biri farklı alanlardaki markalarla ilgili olumlu yada olumsuz geri dönüşleri buradan sizlerle paylaşacağım.Sizlerinde varmı,çok memnun kaldığınız yada çok merak ettiğiniz markalar? Bu markalarla ilgili fikirlerinizi paylaşırmısınz? Amacım tüketiciler olarak yıllarca kullandığımız yada kullanacağımız markalarla ilgili farkındalık yaratmak! sevgiyle kalın... :)
http://www.fileupyours.com/view/317239/percy%20sledge%20-%20percy%20sledge%20-%20when%20a%20man%20loves%20a%20woman.mp3

3 Aralık 2011 Cumartesi

ilham aldıklarım...

Sevgili martha stewart'ın sitesini mümkün olduğunca ziyaret etmeye çalışırım ve her baktığımda mutlaka ilgimi çeken birşey vardır.Yine bir çok farklı yenilikçi konular vardı ama ben sizinle yeni yılında yaklaşması itibariyle bana ilham veren sizede fikir açısından yardımcı olacağını düşündüğüm şeyleri paylaşmak istedim.




























                                                  kaynak: marthastewart.com